Demokratik Terörizmin Kısa Tanımı...!

Ali Can 21.03.2023 08:19:10
Nedir söz ettikleri ‘demokrasi’? Görülen o ki, ‘Yeni Dünya Düzeninde bomba yağdırmaktır, hedef ülkeleri ! İşgal etmektir... Ya da efendilerine en faydalı köleyi halka seçtirmektir.
    
Suriye, Irak, Afganistan, Libya, Yemen, Filistin bombalanırken ve devlet bazında terör estirenler ‘Demokrasi Geliyor!’ çığlıkları attılar.
   
Emperyalizmin demokrasi anlayışı budur: Bir ülke yönetimi eğer emperyalist çıkarlara biat etmiyorsa, bombalanacaktır… Efendilerine itaatkâr yönetimler işbaşına gelene kadar sivil ve askeri darbelerle canları çıkarılacaktır! …
   
Japonya, Vietnam, Kore ,Eritre  Moro, Uganda, Ruanda Ortadoğu ve Afrika’nın kara kaderleri bu demokratların kirli aynalarıdır.
    
Uluslararası camia’ dedikleri çakallar kulübü, her melaneti ‘demokrasi adına’ yapacaktır!
    
Bugünlerde Rusya Lideri Vladimir Putin Ukrayna’ya sakın bu batılıların Demokrasi yalanlarına inanmayın dedi sesi kısık olduğu için duyulmadı ve sonuçta Ukrayna’ya kendi Sosyalizmle karışık demokrasisini dayatmaya çalışıyor, ama tüm dünyanın Faşist demokrasi yaygaraları ile linç edilmek isteniyor. Temennimiz Batının faşist demokratlarının burnunu yere sürtmesidir,
  
“Biz bir ülkeyi yok etmek istediğimiz zaman şımarık varlıklılarına emrederiz, onlar itaat etmeyip orada kötülük işlerler, böylece o ülke helake müstahak olur biz de O'nu yerle bir ederiz.(İsra/16) 
    
İnsanlık medeniyetinin Siyasal Pir’i, Siyasete Kur’an ve Peygamber Risaleti ile yoğuran Şah’ı velayet Ali (as) Kamil olan Siyaset sosyolojisini kısaca nasıl özetlemiş.

“Devletleri yıkıma götüren sebepler dört şeydir, 
1-Asıl Temel meseleleri terk etmek,
2-Daha önemsiz detaylara sarılmak,
3-Alçak sıfatlı İnsanları öne geçirmek,
4-Üstün İnsanları geriye atmak” İşin özeti budur.
   
Üstünlük ölçülerini yanlış ünitelerde kullanan beşer Medeniyeti; Yüce Allah’ın bu mevcudatı mutlak Rahmeti ile inşa edip İnsana da hilafet rolünü verenin rıza ve iradesine aykırılık da Şüphesiz zulmet barındırır.
   
Çağdaş dünya tam da bu noktada devam eden hayat dalgasında Tağuti mantık ve uygulamalarla Açlık, Yıkım, Ölüm, ,Sefalet ve Cinnet hali yaşıyor. Çare Rahmanın ritmiğine uygun bir yaşam Felsefesi ile hayata yön ve istikamet tesis etmesi tüm illet ve zilletlerden kurtuluşun çaresi olacaktır.
   
Sosyolojinin babası olarak bilinen İbn-i Haldun bakın ne demiş “ Bir siyasetin başına gelebilecek en büyük felaket yöneticilerin ilahlaşmasıdır ki. İlahların kavgası herkesi ifsat eder.” 
   
Sömürge İlahları Sömürge hayallerini demokrasi söylemleri ile süsleyenler pratikte NATO anlaşmaları, BM yasaları, istihbarat merkezlerini ustaca kullandılar
   
12 yıl CIA’de çalışmış olan emekli ajan Philip Agee, CIA çalışanlarının ‘demokrasi ’den ne anladığını şöyle açıklamıştır:
   
‘CIA için demokrasinin bir anlamı yoktur! Eğer bir ülkede seçilmiş bir hükümet varsa ve bizimle iş birliği yapıyorsa, ne ala! Eğer işbirliğini reddediyorsa, demokratikmiş, değilmiş umurumuzda değildir!’

Umurlarında olan ne midir? Amerika’nın ünlü ideoloğu Zbigniew Brzezinski özetliyor:
  
 “Ulus devletlerin bağımsızlık tanımı artık değişiyor, Uluslararası tekeller ve bankalar küresel ekonomiyi yönetiyor !”
   
Almanya'nın dişi kurdu Merkel geçenlerde "Biz Avrupalılar 1900 lü yıllarda Afrika'da çok günah işledik" itirafları çok şeyi ifade ediyor. Fransa’nın Cezayir, Ruanda, İtalyanların Afrika ve Libya’da vs. demokrasi ve suç dosyaları kara kaderin arşivlerinde silinmeyecek defterlerde kayıtlıdır.
   
Geçenlerde Demokrasi teröristleri tanımlamama kızarak sayfamı izlemeyi bırakanlar da oldu. Ama dünyanın sömürgeci güçlerinin icat ettiği "Demokrasi" denen sihirli kavram, sömürge iştahlı, Gerektiğinde hümanist, Gerektiğinde faşist, Gerektiğinde siyantist, Realist,  surrealist; Kavramları maskeleyen masum bilinen kavramları iğfal edip, çıkarlarına ters düşen her ulus ve ülkeyi çıkarları için yakıp, yıkan, halüsinasyon yaşatan ucube bir anlayışın mümesilleri tabii ki, en akıllı ve en azgın teröristlerdir. Çünkü bunların terörü bireysel değil, Kurumsal ,Küresel ve Potansiyel bir terördür.
   
Sokrates ve öğrencisi 
    
Eski Yunanda Demokrasi Fikri ilk ortaya çıktığında Sokrates bu fikri hiç benimsemediği gibi şiddetle de karşı çıkmıştır. 
    
Hatta platonun yazılarından da öyle anlıyoruz ki Sokrates in idamına sebep  de demokrasiye karşı oluşudur.
    
Bir gün Sokrates yine öğrencileriyle  sohbet ederken bir öğrencisi Sokrates e sorar : 
    
Eğer demokrasi çoğunluğun kararını kabul etmekse adil olan da bu değil midir. 
    
Mesela yüz kişinin oy kullandığı bir yerde elli bir kişinin kararına mı uymak daha adil ve doğru olur yoksa kırk dokuz kişinin kararına uymak mı ? 
    
Hem çok mümkündür ki daha çok insanın daha az insandan yanılma ihtimali daha azdır. 
    
Şu hâlde sizin demokrasiye karşı çıkmanız doğru olmadığı gibi haklı da sayılmaz. 
    
Bunun üzerine Sokrates her zaman olduğu gibi soru cevap yöntemini kullanarak o öğrencisine önce sorar.
     
Bize söyler misin bilge olmak mı daha zordur yoksa cahil olmak mı daha zordur?
    
Öğrenci: Elbette ve hiç şüphesiz bilge olmak daha zordur. Bilge olmak için çok okumak araştırmak ve yorulmak gerekirken cahil olmak için bir şey yapmaya gerek yoktur.
    
Sokrates _ Peki o halde bize yine söyler misin toplumlarda cahil insanların sayısı mı çok olur yoksa bilge insanların sayısı mı çok olur?
    
Öğrenci ;Elbette ve hiç şüphesiz cahil insanların sayısı fazla olur.
    
Sokrates _ Peki bize yine söyler misin  bir gemide yüz yolcu bulunsa geminin nerede-nasıl ve hangi yönde yelken açması gerektiğini kaptan mı daha iyi bilir yoksa o yüz yolcu mu ?
    
Öğrenci _ Eğer yolcular içinde Denizcilik bilgisi olan yoksa pek tabi en iyi bilen kaptandır. 
    
Sokrates _ Peki o halde diyebilir miyiz ki herkes her konuda karar veremez, herkes bildiği yerde konuşmalı ve her iş ehline verilmeli?
    
Öğrenci _Pek tabi olması gereken budur.
    
Sokrates _ Peki o halde bize yine söyler misin kimin hangi konuda bilgili olup olmadığını bilmeden sadece çoğunluk oldukları için kararlarını doğru bulmak adil ve doğru olabilir mi ? 
    
Hem sen de kabul ettin ki bir toplumda cahillerin sayısı bilgelerden hep daha çok olur..!
   
Kısaca Demokrasi kapitalizmin en üst versiyonu olup, Hümanist bir masum elbise ile kavramlara da belli faziletler giydirip şeytanın insanlara Pazarlamanın en cazip şeklidir.
   
Dünyanın çok az ülkesinde ademi merkeziyetçi bir sistemle idare edilen siyasal yapılar olmakla beraber aslında toplumların huzurunu da ahlakını da bozan kavramlardır.

Hz Ali'ye sordular: Neden işler bozuldu? 

Buyurdu ki: "Üç şey ve üç şeyden dolayı bozuldu;
   
"Küçükler büyüklerin yerine geçti,
   
Cahiller âlimlerin yerine geçti,
  
 İtaat etmesi gerekenler başa geçti." Ve
   
 "Mal cimride, Silah korkakta, Karar zayıfta olursa işler bozulur."
  
 Hani meşhur bir söz var ya; "Bir ülkede küçük olanların gölgesi uzuyorsa güneş batıyor demektir."
   
Tüm dünyada siyaset bilimi şu kısa Adalet, Ehliyet, Liyakat, Hakkaniyet ilkeleri tesis edilmezse; Ahlak'ın yozlaşması ile kokuşma ve çökme tepeden başlarsa  aşağı hızlı bir şekilde kokuşma kaçınılmaz bir hal alır. En iyi imkanlara sahip olabilirsiniz, ama en iyilerle yönetilmeyen imkanlar rahmetten zulmetme verilen bir siyaset sosyolojisi her şeyi berbat etmeye yeter. 
    
Demokrasilerde siyasi Ahlak kanun ahlakıdır, Oysa İslam mantalitesinde Obektivizm-Subjektivizm ile eşgüdümlü beşer adaletinin yanında Adl-i İlahi en önemli bileşen olarak tüm ünitelere hakimdir; vicdanlar fıtrata göre yoğrulmuş bir toplum empatinin en üst versiyonu ile dinamizmin ve hareket yasalarına can katar rahmet yayar. Din İnsana kendi zindanından çıkmayı öğreten tek faktördür, Bizim bahsettiğimiz Din devleti ama hangi din ve ‘Rabb’in’ devleti derseniz Alemlerin Rabbi Allah’ın Dini dememiz anlayanlar için her şeyi izah ediyor.
    
Şüphesiz beşerî idraklerin sınırını zorlayan bir tefekkür hakkaniyet için sınırlı ve mahdut bir geometriye sahiptir, ancak ilahi bir renkten yoksun oluşu başlı başına ayrıcalıklı olması kaçınılmazdır, Bunun tek sebebi beşer aklı tek başına mutlak hakkaniyetin sınırlarından mahrum oluşundandır. Bu sebeple tüm varlıkların hâkimi ve varlığın tümel ilmiyle ruhların en derin ilmine sahip bir gücün herkes tarafından kabul edilerek, mutlak bir itaati gerektiren saf bir iradenin hakimiyeti beşer için oksijen kadar gerekli ve zaruridir, Ki; Biz MÜ’m inlere göre bu otorite ismi müsemma ile anılan Fıtrata şekil veren Allah'tır.
    
Beşeri sistemler ile Şeriat-ı Garra arasında Hukuk, Siyaset, Ahlak, Üretim ve tüketim ile hayatın tüm ünitelerinde dinamiklerin karşılaştırması uzun ve yorucu akademik çalışma ile bütün boyutlarıyla ortaya konabilir.   
   
Bu konuda dünyada yapılan kısmi çalışmalar bütünlük arz etmese de önemli veriler ortaya konmuştur.
   
Sonuçta hümanist hayaller üzerinden Demokrasi sistemine standart bir don biçemediler.
   
Üçüncü dünyaya da 3.sınıf demokrasiyi reva gördüler, oyun belli senaryo belli, seçme ve seçilmek için seküler bir merdivenle ancak bu dama çıkılır, Bu merdiveni kullananlar da ya kula kul, ya da pula kulluk yapmanın siyaset sosyolojisi hakîmdir, oyuncular tiyatroyu senaryoya göre oynamak zorunda aksi halde küresel zırtabozları karşısında görür, yakın zamanda örnek mi istersin, Buyrun İranda İmam Humeyni, Türkiyede Erbakan hoca, Mısırda Mursi, Cezayirde Abbas medeni başaran ayakta kalan tek lider İmam Humeyni sebebi ise siyaset sosyolojisinin çağdaş senaryosunu kendisi yazdı.ve pratiklerini başardı, Sokrates ve Neitzchenin yapamadığını realize ederek dünyada demokrasi yalanlarına devrimci bir darbe vurmayı başardı, Velayeti Fakih tezi onun başına olmadık işler açtı, süreç devam ediyor, ama Müslümanlara demokrasinin tahtı değil, İslam'ın baht kavgasını verenlere iyi bir şans tanıdı. 
   
İşte Demokrasi dedikleri ucubenin siyasal mecrasının sicilini bu lanet cürümleriyle temizleyemezler temizleyemeyecekler.  
   
Düşünceler pratiklerle desteklenmezse beşer için Ütopya olmaya mahkumdur.
   
Sadece kendi halkıyla değil, Dünya halklarıyla barışık ve adil şartlarda yaşamayı becerenlerin İnsan ve insaniyet dostu olmayı hak edenlerdir. Aksi halde vampirlerin adı ne olursa, olsun hiçbir anlamı ve karşılığı olmayacaktır.
    
İtikadımızda mevcut Hali devrimci darbelerle bertaraf edip Adalet-i Mutlaka’nın İradesi ile Allah’ın Adil sıfatını icra ve  tesis edecek ve Yeryüzünde Müstazafların (Zulme uğramış, Geri bırakılmış) ların Serdarı, Serveri ve son Peygamberin bayraktarı olacak tüm beşeriyet için umut ve ümit olan o Yüce Şahsiyete ve O’na tabi olanlara selam olsun.

Yazarın Diğer Yazıları