Her Mesleğin Ölümü ve Taziyesi Farklıdır!

Ali Can 7.12.2023 14:33:43

   “Bir Kavim kendini bozmadıkça Allah onların durumunu değiştirmez,  Allah bir Kavmin fenalığını dileyince artık onun önüne geçilmez. Onlar için Allah'tan başka Hami’de bulunmaz.”(Ra’d/11)

    Şüphe yok ki  Allah, bir topluluğa ihsan ettiği nîmeti, onlar kendi huylarını değiştirmedikçe değiştirmez ve şüphe yok ki Allah, her şeyi duyar, bilir.(Enfal/53)

    İmkanlar diyarında nasıl ki elektriğin icadıyla gaz lambası üreten mesleğin ölümü gerçekleşmişse, Sosyolojik bir  gerçek olarak Devletlerin, Medeniyetlerin, Siyasi figürlerin hatta sloganların da bir ömrü vardır ömürleri tükendi mi veya ecel vaki olunca ölüm için sebepleri oluşur kimi siyasi kazaların kurbanı kimileri trafik, kazası Kimileri Emek-Ekmek,  Kimi Zer/Zor ve zulüm üreten  mantığına kurban gider.

    Kimilerini de halk kötü idareden ve siyasi rezalet veya beceriksizliğini tahammül etmez kimi aşk kimi meşk işine Kimi, de mal, mülk aşkı, siyasi eceline Kendi eliyle sebep olur ve değiştirilir. 

   Yakın tarihte Şeytan Amerika'nın cumhurbaşkanı Clinton, Fransa’nın Sarko'su, İtalya’nın Berlusconi’si siyasi hayatlarını ve zekâlarını Küçük kafada uçkurlarına hediye ettiler. Ve siyasal hayatları taziyesiz son buldu.

    Literatürde geçen Makam yüksek adam alçaksa makam israftır, Makam küçük adam büyükse adam israftır, sözünün bir gerçeği de vardır. 

  Mevlana(ra) dinleyelim,

  “Makam ve mevkiler elbise gibidir, Kimine dar gelir öldürür, kimine bol gelir güldürür.”
   Suudi firavunlarının saraylarındaki sarı kızların sayısını bilen var mı?    
   Bu madrabazlar toplumun ve dünyanın sosyolojik gerçeklerine sırt dönerek sadece saltanatını küresel güçlülere verdikleri rüşvetlerle ayakta tutan arsız ve rezillerin akıbeti rezalet ile sonuçlanacağını tarih felsefesinden okumak mümkündür.
    Çünkü İlahi irade yaratıkların çabasını kaderine bağlamıştır.
    İktidar Olmak Siyasal Hareketleri Ahlaksızlaştırabilir. Çünkü İktidarın Genetiğinde Firavunluk Vardır. İktidarın Varoluş Kaynağı ise Firavunlar olsa da gücü Karunlardan alırlar,
  Yani Ekonomidir,Bel’amların Dinidir, Kıvrak zekadır. Emek üzerine yükselen Tebaanın cehaletidir.

    Hz. Ali(as) sordular ateşten daha sıcak nedir? Cevap “Zalim İdarecidir.” Cevabı toplumu yönetmenin ne kadar büyük riskler taşıdığının izahıdır. Nitekim literatürümüzde geçen İdarecilik ateşten gömlektir ifadesi bu mesleğin dünya ve ahiretteki konumunu izah etmeye kâfidir.
    “Bir İdareci halkının en düşük hayat standardını yaşamıyorsa liyakatten yoksundur.”(İmam Ruhullah Humeyni ra)

  Hz. Ali(as) yok oluşun sistematiğini ne güzel ifade etmiş;
   “Kul’un Allah’a en uzak olduğu hal, Bütün kaygısının karnı ve tenasül organı olduğu zamanki halidir.” 
   Rahmetten uzaklaşan kul uzaklaştığı oranda zulmete yaklaşmış demektir. Çünkü mantık vücudun üzerindeki kafadan ve olması gereken ekseninden olmaması gereken yerleri mekan edinmiştir. Buna eksen kayması da diyebiliriz.

      Gerçekte siyaset Halkın standardını yaşadığı sürece halkın gönlündedir, Bunun dışındakilerin hepsi yapay kombinasyonlardır.

       Allah Isra Suresinde Der ki: "Biz Bir Toplumu Helak Edeceğimiz Zaman Oraya Refah Veririz." Bu Helaki Siyasal Ölüm Olarak Düşünün. Refah’ın tabana değil de tavana hakim olması halinde felaket çanları çalıyor demektir.

    “Biz bir ülkeyi yok etmek istediğimiz zaman şımarık varlıklılarına emrederiz, onlar itaat etmeyip orada kötülük işlerler, böylece o ülke helake müstahak olur biz de O'nu yerle bir ederiz.(İsra/16)

   Tarihi kaynaklar işte bu ayette geçen sistematikte ve istikamette toplumu yönetenlerin kötü yönetimi büyük felaket ve afetlerin sebebi olmuştur.
    Adaletiyle nam salmış Enûşirvân için bir av yerinde avın birini kızartacaklarmış. Fakat tuz yokmuş. 

    Uşaklardan birini tuz getirmesi için köye göndermek istemişler. Bunu duyan Enûşirvân cebine bir miktar para koyup; “Köye vardığında tuzu ederiyle al ki, köy harap olmasın” diye sıkıca tembih etmiş. Enûşirvân’ın yanındakiler; “Aman efendim, bir parça tuzdan ne çıkar ki?” deyip araya girmişler. 

   Bu âni çıkış üzerine Enûşirvân: “Zulüm önce azla başlamış, her gelen bir parça yükledikçe artmış, birikmiş.” demiş.

  Eğer sultan ahalinin bahçesinden bir elma yerse, Uşakları ağacı kökünden alıp götürse yeridir.

  Yarım yumurtalık zulmü uygun görürse hele, Askerleri bin tavuğu şişe geçirse yeridir.[Sadî Şirâzî / Bostân ve Gülistân]

    Çağdaş dünyada ise siyaset çok güçlü bir siyasi zeka tek başına yetmez, Neler, Neler lazım dersek ? Özellikle tüm tebaayı yağlayacak kadar bir yağ stoku ve ağızlarını kapatacak gerektiğinde tat veren bir Yağbezi/bağbezi. Fikir/Zikir bezi, Sakalın bağı/bıyığın yağı Liste kitaplara sığmaz uzar da uzar gider. Para, Medya, Sanatçı ,İş adamı,jandarma  yazar,Muhtar,,İşçi,köylü,Memur,,Vs.vs. 

   Bunlar da yetmez aynı meslekten uluslararası dostlar ve tostlar, Davul sesine benzer çok sesli trompetler, Merkep yürekli Ğilmanlar da lazım bu işe, bunlar da yetmez uluslararası Siyon, liyon, Piyon, Şimon vs.vs. ler de lazım. Demek bu iş öyle kolay değilmiş. Babayiğit  işi bu iş.

    Kimi toplumu yöneten zeki figürler bu zekâlarıyla kısmen ömürlerini uzatsalar da, bu süre de tükenmişse siyasi vefat kaçınılmaz bir akıbettir.

    Zamanın birinde Padişah'ın biri yaşlanınca vezirini çağırır ve dört mektup yazar sandığa koyar ve vezire der ki bak ben ölünce sen yerime oturacaksın ve iki yıl sonra halk senden bıkacak ve seni istemeyecek başın sıkışacak, Başın sıkıştı mı bu sandığı aç 1Nolu mektuptan başla ve her sıkışıklık anında sırasıyla açarsan her seferinde saltanat ömrüne uzatacak tavsiyeler var bu mektuplarda.

   Sonuçta padişah ölünce vezir iki yıla kadar ülkeyi sıkıntısız idare eder iki yılın sonunda halk ülkeyi kötü yönetiliyor diye yaygara başlar ve padişah olan vezir, sıkışınca gider sandığı açar ve 1 nolu mektubu okur.

    Mektupta; Ey vezirim; sıkıştın galiba hemen halka bu sıkıntıların müsebbibi ben değilim benden önceki sizi yönetenlerdir de;
Vezir bunu halka iki yıl anlatır halk padişah haklıdır der iki yılın sonunda halk yine mırıldanır,

    Çaresiz Gider ikinci mektubu açar okur, Mektupta şunlar yazar, Ey vezir gene sıkıştın galiba, Çabuk bu kötü yönetimin sebebi çevremdeki kötü yöneticilerdir diye izah et. Vezir iki yıl da bunu anlatır durur, Halk padişah haklı demeye başlar. 

   İki yıl da böyle geçer; Sonunda halk yine mırıldanır, yeni padişahımız çaresiz gidip üç nolu mektubu açar,Bakar üç No’lu mektupta şunları yazılmış, Gene mi sıkıştın,? Hemen başla halka deki bakın ey ahali ben gidersem;? Gelecek padişah için yüksek kalitede iftira ve uyduruk korkunç olacak yalanlar üretmeye bak. Bir örnek benim evdeki altın Küp’ün dolmasına bir avuç kaldı gelecek adam sıfırdan boş küple gelecek. Zekândaki bütün yalanları dök.

    Padişah sonraki gün akla hayale gelmeyecek yalan iftira ve korkular üretir. 
   Doğudan gelecek Öcülerden bahseder, hatta güneyden gelecek cinlerin ülkeye musallat olmasından bahs eder. Öcülere yeteri kadar muska yazacak hoca Cinleri kovacak yeterli medyum da yok der, 

   Bakar ki halk bu korkuları kaldırmayacak korkmayım ey ahali benim dayım Hasan ağanın oğlu, Mehmet’in iman dolu göğsü var, Fırtına topu gibi yelleri var söz verdi gelecek, O hal eder, her şeyi korkmayın.!

Halk padişahımız haklı demeye başlar.

   Bir süre sonra halk yalanları da fark edince mırıldanır, padişah çaresiz gidip dört nolu mektubu açar, yazılanı okur ; Aferin, Gene Sıkıştın galiba; küp doldu anlaşılan yapılacak şey yok, peşinden gelene dört mektup yaz ve küptekileri emekli padişah iştahıyla değil, çok cimri ve nekes bir iştahla ve küçük afiyetlerle yemeye bak. 
   Gelen gideni aratır, Merak etme halk seni benim gibi rahmetle anacak. Senden sonra gelecek vezirine sen de dört mektup yaz ve işi peşinden gelene bırak.
    Dünya siyasetine Ahlak kavramını izah etmek gerekmez mi ?

    Metal yorgunluğu kavramı normaldir, Anormal olan metal ağırlığıdır ki Yazıktır Günahtır, Ayıptır, Yöneticiler halkın sırtına basarak değil, Halkın kalbinde yer alarak yükselmesi ve yücelmesi kalıcı ve gerçekçi olan bir yönetici profili vefaya layıktır.

    Hz Ali (a.s) “ Önderler güvenilir olursa, halklar yalancılığı cesaret edemezler” bu söz Siyasal Bilgiler Fakültesinin kapısına yazılacak bir Siyaset felsefesinin İyi bir önermesidir. 
    Güvenilir bir önderden halk Cesaret alır, İlham alır, Vefayı öğrenirler ve öğretirler, Kimse adaletin sınırlarını zorlamaya yeltenmez, Günlük hayatın tüm ünitelerine güven hakim olursa toplum bu güvenle dinamizm sahibi olur.

    İşte halk arasında söylenen şu söz de bunu izah eder “Balık baştan kokar” İnsan bünyesinde bile merkezi sinir sistemi olan başta bulunur.    
   Kafası bozulan bir insan nasıl ki sağlıklı bir insan olmayacaksa önderi bozulan bir toplumda sağlığı bozuk toplumdur.

   Siyasi fahişelik bunun en çarpıcı örneğidir,
Mısır devlet başkanı Mübarek körfez savaşında 5 milyon $ için girer, kral Fahd kutsal olduğun için girişi yasak olan toprağına  her diğerleri gibi onbinlerce Amerikan askerini çağırır, ve her türlü bakımını sağlar, pezevenklerin de kaldırım üzerinde fahişeler gibi ödeme yapar, Yeltsin Rusya da İMF nin önüne yatarak ülkesini haraç mezat satılığa çıkarır, ve o da kendisine vasıflı pezevek olarak soros'u gönderir.

  Turgut Özal 8 Milyon $ a ABD nin Türkiyedeki Askeri üslerini Irak'ı yok edecek kerhaneye çevirir. 
   Sonuç, Her şeyin alınıp satıldığı bir siyasi pazar pezevenklere kalırsa namus mezara gömülür.
    Bugün ortadoğu coprafyasının hasseten Irak,Suriye, Yemen ve Filistin'in acılarının esas müsebbibi yerli Arap pezevenklerdir. 
    Sosyolojinin babası olarak bilinen İbn-i Haldun bakın ne demiş “ Bir siyasetin başına gelebilecek en büyük felaket yöneticilerin ilahlaşmasıdır ki. İlahların kavgası herkesi ifsat eder.” 

   Ülkeyi yönetenler tecrübe ve ileri görüşlü, Feraset ,Dirayet Adil ve İnsanı-Kamil terbiyesini bilmez ve oynamazlarsa, olmazlarsa ülkelerin kavgası fertlerin veya grupların kavgasına benzemez. 

   Toplu ifsat toplu afet ve felaketlerin sebebi ve müsebbibi olurlar.
    İşte İnsanlık medeniyetinin Siyasal Pir’i Şah’ı velayet Ali (a.s) Kamil olan Siyaset sosyolojisini kısaca nasıl özetlemiş.

“Devletleri yıkıma götüren sebepler dört şeydir,
1-Asıl Temel meseleleri terk etmek,
2-Daha önemsiz detaylara sarılmak,
3-Alçak sıfatlı İnsanları öne geçirmek,
4-Üstün İnsanları geriye atmak” 

   İşin özeti budur.
   Üstünlük ölçülerini yanlış ünitelerde kullanan beşer Medeniyeti; Yüce Allah’ın bu mevcudatı mutlak Rahmeti ile inşa edip İnsana da hilafet rolünü verenin rıza ve iradesine aykırılık da Şüphesiz zulmet barındırır.

     Sonuç: Huzur içinde uyusun, ünlü Amerikan stand up sanatçılarından George Carlin sahnede şunları söylerdi:
“Politikacılar size seçim yapma özgürlüğünüz varmış gibi yanlış bir fikir yayarlar. Doğru değil. Seçim hakkınız filan yok. Sizin sahipleriniz vardır. 
   Sizi malları gibi görürler. Her şeyin sahibi onlardır. Toprağın sahibi onlardır, şirketlerin sahibi onlardır. Senatonun, kongrenin, belediye meclislerinin de sahibi onlardır. 
   Yargıçları Kıç ceplerinde taşırlar. Büyük medya şirketleri de onlarındır. Böylelikle haberleri yüzlerce demagoglarla kontrol ederler. 
   Sizin nasıl bilgilendirilmeniz gerektiğine de karar verirler. Sizi billurlarınızdan yakalamış durumdalar. Bu, büyük bir kulüptür ve siz orada değilsiniz. Siz ve ben o büyük kulüpte değiliz dostlar!”

    Platon’a sordular Devlet nasıl yönetilir? Cevap “Ya İlimle,
Ya zulümle” demiştir.

   İki emekli camii avlusunda güvercinlere yem atarken biri diğerine “Ben bu güvercinlere yem atarken siyasetçiler aklıma geliyor, Yerdeyken elimizden yiyiyorlar uçarken üstümüze sıçıyorlar.” Cami avlusundaki Emekli Haksız da sayılmaz!

    Çağdaş dünya tam da bu noktada devam eden hayat dalgasında Tağuti mantık ve uygulamalarla Açlık, Yıkım, Ölüm, ,Sefalet ve Cinnet hali yaşıyor. Çare Rahmanın ritmiğine uygun bir yaşam Felsefesi ile hayata yön ve istikamet tesis etmesi tüm illet ve zilletlerden kurtuluşun çaresi olacaktır..

   Aksi halde halk hep ölen, ve ölenlerin taziye sahipleri de siyasetin madrabazları olacaklardır. Vesselam

Yazarın Diğer Yazıları