Hz. Ali(as)'den Müthiş Çıkış..!

Ali Can 10.04.2023 10:20:46
Hz. Ali(as) Küfe şehrine Geldikleri gün, doğruca Mescide gider ve bir gurup insanın Hippiler gibi mescidin bir köşesinde oturmakta olduğunu görür.
     
Bunun üzerine çevresindekilere "Bunlar da kim.?" Diye sorar. Orada bulunanlar "Bunlar Hak ricalidirler" diye cevap verirler. Hayatında ilk kez böyle bir durumla karşılaşan Hz Ali verilen cevaba şaşırır ve "Hak Ricali de ne demek.?" Diye sorar.
     
Orda bulunanlar; Bunlar mescide gelip ibadet ediyorlar. Eğer yiyecek bir şey bulurlarsa yiyiyorlar, Bulamazlarsa, mescidin bir köşesinde öylece bekleyip sabrediyorlar. Diye yanıtlarlar. Hz. Ali’nin bu sorusunu verilen cevap karşısında şaşkınlığı bir kat daha artan Hz Ali(as) "KÖPEKLER DE BÖYLEDİR,EĞER BİR ŞEY BULURLARSA YERLER BULAMADIKLARI ZAMAN DA ÖYLECE BEKLEYİP SABREDERLER" Der. Ardından da Kırbacını onların başına vurur ve "Hak Ricali de ne demek.? " Kalkıp gidin ve çalışın, Miskin, Miskin oturup bekleyeceğinize çalışarak Rızkınızı Kazanın." der 
   
 Yine Hz. Ali(as) "Çok çalışmak, az ibadetten iyidir" Beyanı çalışmanın hem kendinize hem de bulunduğumuz toplum ve medeniyete katkı yapmamızın fazilet ve faydasının da aslında daha geniş bir ibadet yelpazesini mükemmel beyanıdır.
    
Yine Hz. Ali(as) " Sabret yükün ağırsa gücün belki düşer, ama başın düşmez" İzahı müthiş bir önermedir. Gücün düşmesi sadece bedeni fazla yorar, Ama başın düşmesi Şeref, Haysiyet, İzzet, Heybet, gibi erdemleri de düşürür, ve beden başa bağlı ve baş da sinir merkezi olduğu için doğrudan bedeni de etkiler, Ve itibarsızlık, ve güçsüzlüğün hakikati buradan tebarüz eder.
    
”Eğer çalışmak sıkıntı ve zahmet sebebi ise sürekli boşta gezmek de fesat ve helak olma sebebidir”(Hz. Ali as)
    
İslam asalak bir hayatı kesinlikle öngörmez, Emek vererek kazananlar hep övülmüş, ve Literatürdeki rivayetlerde kıyamette Allah’ın hasmı kabul edilenler birini çalıştırıp ücretini vermeyenin muhatabiyeti hatırlatılmıştır.
    
Konfüçyüs’ü dinleyelim “Hiç kimse başarı merdivenini eli  cebinde tırmanmamıştır”
    
Tarihi Rivayetlerde şunu da okumak mümkündür, Peygamber(sav) bir gün bir yerden geçerken asalak, asalak oturan birinin yanından geçerken selam vermeden geçer, Dönüşte aynı adama selam verirler, Sahabeler bunun sebebini sorduklarında "Biz geçerken asalakça oturuyordu oysa, Biz dönerken baktım bir çöp almış yeri çiziyor, İşte bunun için selam vermemiz icap etti" bu olay Zihinsel ve bedeni ataletin durgunluğun, hareketsizliğin, Allah tarafından da makul kabul edilmediğinin işaretidir. Kâinatta her şey değişim ve dönüşüm ile hareket ile bereketin oluştuğunun işaretidir.
    
Doğal yasaların felekleri hareket kanununa tabidir, Bu yasalara aykırı fikir beyan etmek ve aykırı Fiiller da dışlanmayı ve red edilmeyi getirir.    Şeyh Said-i Şirazi ra dinleyelim,
   
"Bir gece ansızın çıkan bir yangın Bağdat'ın bir kısmını kül etmişti sırada bir adam 'Çok şükür bizim dükkana zarar gelmedi diye seviniyordu, bunu duyan arif bir kişi ona dedi ki;"Ey akılsız adam,! Sen yalnızca kendini mi düşünüyorsun? Demek ki, koca şehir yansa sana zarar gelmedikçe üzülmeyeceksin.!"
    
İnsanlar açlıktan karınlarına taş bağlarken taş yürekli değilse midesini dolduramaz, Fakir kan yutarken zenginin boğazından nasıl lokma geçer, anlayamam, Hastanın başında duran kimseyi sağlıklı sanma, çünkü; o da hastanın yüzünden üzüntüyle kıvranmaktadır.!
   
Vicdan sahibi yolcular konaklayacakları yere varsa da;yolda kalanlar gelip yetişmeyince uyuyamazlar, Odun taşıyanın merkebi çamura battığında bile insaflı hükümdarın gönlü bundan ıstırap duyar, eğer kulak verirsen şu kadar nasihat yeter, Diken ekersen gül toplayamazsın."
    
İslam duyarsızlığı öngörmez, beşeriyeti bir aile kabul eder, Bir bedenin azaları, Bir binanın tuğlaları kabul eder, Komşusu aç iken yatanı kendinden kabul etmeyen dinamik bir sosyolojisi vardır.
   
Istıraplar paylaşıldıkça azalır ama mutluluk paylaşıldıkça çoğalır. Empatiden  yoksun toplumun yükü ağırlaşır, âmâ empati yapabilen toplumların ömrü uzun mutluluğu bol rahmetin ve  bereketin mekanları olacaktır.
   
Çağdaş Dünyamızda da, hak ricali Asalaklar var ama mescitte değiller, Kurumsallaşmış nitelikle şereflenmişler, Kumar Masalarından, Futbol sahalarından,, Diskotekten, plajlara, Siyaset ve döviz borsası, Ticaret borsası, Piyango idaresinden, Yalan makinası medyaya vs. Tek Fark; Meslek İsimleri ve figürler değişmiş....!
    
Aslında İnsanların tarihin tüm evrelerinde yaşama hükmeden anlayışın temelinde fark yoktur, 
    
Değişen sadece imkan ve aletler ile bunları kullanma sistematiğidir. Bunu da fırsat bilen çağdaş Şeytanizm; kavramları karıştırıp, Zihin bulanıklığından iğfal edilen kavramlarla düşünce ve yaşama şekil verme gibi gülünç ve absürt bir medeniyetin çağdaşları olduk. 
   
Medeniyet yön belirler, Amaç sunar, Oysa; modernizm sadece araçlar sunar.
   
İşte bunun için insanların bir kısmı alet, edevat bir kısmı da bu aletlerin ve ürettiklerinin asalakları kölesi oldular. Maalesef Parayı üretenler değil paranın ürettiği çocuklar mutsuz.
    
Tüm peygamberler haktan ve emekten bahs ettiler, ama hiçbiri haktan geçinmemiştir, Bugün itibariyle Hiçbir şey üretmeyen mesleklerin başında  coğrafyamızda 10 milyon Dinden geçinen Hoca, Müftü ve talebesi hiçbir şey üretmeden hak adına haktan geçiniyorlar buna Pir, Gavs ,Dedo, Şıh,Ehli hal  ve yedi sülalesi eklendiğinde korkunç rakamlarda bir sırttan geçinme söz konusudur. Minber ve mihrapta hakkı pazarlamak en karlı iş olmuş.!
   
Hz. Muhammed(sav)'in ortaçağdaki bedduasına muhattapız ki “Allah’ın laneti kendi ağırlığını başkasının üzerine vurana olsun.” Ağırlık denen şey asalaklar dünyasının arzularıdır, çalışmadan emek vermeden geçinen tüm sınıflarındır, emekçinin  sırtındaki bit ve pirelerdir. ini bile kazıklayan hileci hüllecilerdir. Bir inançta ne kadarçok kutsallık varsa o kadar zulüm vardır gerçeği mazlumların kara kaderi olmuş.

Büyük İslam Filozofu El Kindi’yi dinleyeli.
   
 “Bir şey ’in Ticaretini yapan O’nu satar, Sattığı ise kendisinin değildir, Dolayısıyla din ticareti yapanların Din’i yoktur.”
     Dr. Ali Şeriat!yi dinleyelim “ Dünyada hiçbir ticaret Din Ticareti kadar karlı değildir, Sermayesi yalandır, Müşterisi cahil olandır.” Çok isabetli sosyolojik bir tespittir.
    
Hem de Şu ilahi ikazı da dikkate almadan "Allah'ın Kitaptan indirdiği şeyi gizleyip O'nu basit bir ücret karşılığı satanlar karınlarına ateş dolduruyorlar"(Bakara/174)
    
Hey gidi günler, dünyanın Acilen bir Ali'ye ihtiyacı var,
    
İnsanlık bu asalakların Asalak dünyalarına emeğin sillesini vurmadan hakkaniyet tahakkuk etmeyecektir ve hep akıllarını ve duygularını ellerindeki pedlerde ve araçlardaki müziğin sesini sona vererek babam, dedem sağ olsun diyeceklerdir.
    
Bu atmosfer de Hakkaniyet Ancak Allah'ın irade ettiği basiret, Vicdan ve ferasetle mümkündür, Aksi halde İnsanlık at gözlüklerinin mahkûmu olmaya devam edecektir.
   
Bu ferasetin görenleri olmak için, hareketten bereket umanlara selam olsun. Vesselam.

Yazarın Diğer Yazıları