Siyonist İsrail Rüzgâr Ekti, Şimdi Fırtına Biçiyor (2)

İsmail Bendiderya 10.04.2022 10:48:00
Dünkü yazımızda, Tel Aviv’de 10 gündür başlayan saldırıların bir öncesi olduğunu ve bunun detaylarını açıklayacağımızı belirtmiştik.

Bazıları bu saldırıların herhangi bir eylem olduğunu; ferdî ve fevrî bir durum yaşandığını zannediyor olabilir.

Ama mevcut karinelerle bu pek inandırıcı görünmüyor. 
Filistin halkı her gün, her saat Siyonist rejim tarafından inanılmaz eziyetlere ve saldırılara maruz kalıyor, bu yetmezmiş gibi, Siyonistler arasında iktidar oyunları da var…
*
 İşin ilginç tarafı; bu saldırıları İsrail hükümeti adeta ısrarla istedi ve ısrarla tahrik etti.

Gelin, şu son 10 günde olanları hatırlayalım:

 İşgalci İsrail Başbakanı Naftali Bennett, ruhsatı olan İsrailli sivillere "silah taşıyın" çağrısı yapmış, Yahudileri açıkça Müslümanlara saldırmaya teşvik etmişti.

Bennett ayrıca, Beni Barak saldırısını düzenleyen Filistinli Ziya Hemarişe'nin (27) işgal altındaki Batı Şeria'nın Cenin kentine bağlı Yabed beldesinde yaşayan ailesinin evini de "caydırıcılık yaratmak için" yıkacaklarını kaydetti.

Böyle bir hukuk anlayışı, dünyanın hiçbir ülkesinde yok…

Bir eylemcinin eylemini, onun yaşadığı evi ailesinin başına yıkarak cezalandırmak sadece İsrail’e has bir uygulama herhalde…
*
İşte bu olayın hemen ertesi günü Siyonist İsrail’in eski Başbakanı Netanyahu, mübarek Ramazan ayında İsrail ordusunun Kudüs’te alarm durumuna geçtiği bir sırada Çarşamba günü Mescid-i Aksa’ya gireceğini açıkladı.

Siyonist askerler radikal Yahudi –sağcı- örgütlerin işgal altındaki Kudüs’te yürüyüş düzenleyeceklerini açıklamaları üzerine alarm durumuna geçti.
Netanyahu da yine kışkırtıcı bir açıklama yaparak bu yürüyüşe katılacağını duyurdu.

Ne ilginç, değil mi????

Yani bu saldırı olaylarına adeta “gel, gel” yaptı…

Belki de sırf hükümeti yıkmak için işi bu noktaya götürmesi şaşırtıcı gelebilir, ama benzeri uygulamaları sıkça yapıyor bunlar…

Bundan önce İsrail Dışişleri Bakanı Yair Lapid de geçen Pazar günü Siyonist askerlerin sıkı güvenlik tedbirleri altında Bab’ul Amud bölgesini ziyaret etmişti.

Dahası; İsrailli aşırı sağcı Yahudi Milletvekili İtamar Ben-Gvir,Mart ayının son günü, yani 10 gün önce, polis eşliğinde işgal altındaki Doğu Kudüs'te bulunan Mescid-i Aksa'ya baskın düzenledi.

Aşırı Yahudi sağcı Ben-Gvir'in, tam da Ramazan ayı arifesinde bu tür eylemlerin vahim sonuçlara yol açacağı uyarılarına rağmen İsrail polisinden izin aldıktan sonra Harem-i Şerif'in avlusuna girmesi, Filistinli Müslümanların kutsallarına aleni bir saldırı olarak algılanmış;  bunun büyük bir öfke seline yol açacağı vurgulanmış; ama Siyonist İsrail rejimi bu uyarıya da aldırmamıştı.

 Oysa,
Mescid-i Aksa, İsrail ile Ürdün arasında 26 Ekim 1994'te imzalanan barış antlaşmasına göre Ürdün Vakıflar, İslami İşler ve Mukaddesat Bakanlığına bağlı Kudüs İslami Vakıflar İdaresinin himayesinde bulunuyor.

Yani İsrail, her zaman yaptığı gibi, kendi imzaladığı anlaşmaya kendisi uymamıştır ve bu olayın asıl müsebbibidir. Zira kendi imzaladığı 1994 anlaşmasını ısrarla çiğnemiş ve bu saldırılara ısrarla “gel, gel” yapmıştır.

Neden?
Bunun altındaki çapanoğlu er veya geç; ortaya çıkacaktır.

Şimdi sıkı durun:

Siyonist İsrail, Suriye ve Irak’ta kurmayı bir türlü başaramadığı 2. İsrail’i başka bir yerde de kurma planlarının zeminini hazırlıyor olmasın?
Mesela, birileri yarın “Ukrayna’da bir Yahudi devleti” söylemlerine başlarsa hiç şaşırmayın…

ABD ve NATO, Karadeniz’i ele geçirmek için yine Yahudileri ateşe sürmeye karar vermiş olmasın???
*
Ama asıl ortaya çıkan direniş tepkisi; İsrail için büyük bir alarm zili niteliğindedir.

İsrail, artık Tel Aviv’in bile güvenliğini sağlamakta aciz kalmış durumdadır ve bir tek Filistinlinin şehadet eylemi bile bu acziyeti gün ışığına çıkarmaya yetmiştir.
Bunu durdurmanın tek yolu; zulüm ve zorbalıktan vazgeçmektir.

Sağlıcakla…

 

Yazarın Diğer Yazıları