Memleketimde İş Kazaları ve Trafik Faciaları: Görmezden Gelinen Sessiz Bir Çığlık

Recai Yurdan 14.11.2025 22:53:29
İş güvenliği yasaları

 çıkmasına rağmen Türkiye’de iş kazaları ve trafik faciaları artık günlük hayatın sıradan bir parçası hâline geldi. Her gün ortalama altı işçinin hayatını kaybettiği, altısının da sakat kaldığı bir ülkede insan hayatının değeri ne yazık ki sorgulanır hâle geldi. Türkiye, Avrupa’da iş cinayetlerinde ilk sırada. Bu acı rakamların ardında ise evlatsız kalan anneler, eşini kaybeden kadınlar, babasız büyüyen çocuklar ve ömür boyu sakatlıkla yaşamaya mahkûm edilen gençler var.

Serhat Gençlerinin Sessiz Dramı

Son yıllarda özellikle Serhat bölgesinden gençler, başlık parası, düğün masrafları veya aile geçindirmek için gurbette ağır işlerde çalışmak zorunda kalıyor. Yüksek katlı inşaatlarda, güvenlik önlemleri eksik şantiyelerde çalışan bu gençlerin bir kısmı memleketlerine tabut içinde dönüyor; bir kısmı ise ömür boyu taşıyacağı sakatlıklarla. Bu dram artık yalnızca ailelerin değil, toplumun ortak yarasıdır.

İnsan Hayatı Neden Bu Kadar Değersiz?

Yasalar caydırıcı değilse, denetimler göstermelikse, sorumlular birkaç hafta içinde serbest kalıyorsa o ülkede insan hayatının değeri düşer. Türkiye’de iş cinayetlerinin çoğunda sorumluların kısa sürede serbest bırakılması, işverenlerin yeterli ceza almaması ve sistemin kurbanı korumakta yetersiz kalması bu gerçeği açıkça ortaya koyuyor.

Aynı tablo trafik kazalarında da karşımıza çıkıyor. Her gün onlarca kişi hayatını kaybederken cezaların hafifliği, denetimlerin yetersizliği, ehliyet sistemindeki sorunlar ve toplumsal duyarsızlık kazaları katlıyor.

Trafikte Kuralsızlık Kültürü

Özellikle motosiklet kullanıcılarının trafikte artan dikkatsizliği ve saygısızlığı, kazaların önemli nedenlerinden biri hâline geldi. Dar sokaklarda hız yapanlar, kuralları hiçe sayanlar, yayalara öncelik vermeyenler, araçlar arasında tehlikeli manevra yapanlar toplumun can güvenliğini tehlikeye atıyor.

Elbette sorun yalnızca motosikletlilerle sınırlı değil; araç sürücüleri, yayalar ve bisikletliler bile trafikte birbirine tahammül etmekten uzak. Ortak gerçek şu: Kuralsızlık bir kültüre dönüşüyor.

Toplumsal Yozlaşmanın Aynası

İş ve trafik kazaları aslında daha derin bir sorunu gösteriyor:
Sevgi, saygı ve sorumluluk bilincinin kaybolmasını.
Bir toplumda hak ve emek değersizleştiğinde, işveren “güvenlikten önce kâr” demeye başladığında, sürücüler yayayı görmezden geldiğinde; sonuç kaçınılmaz olarak ölümler, yaralanmalar ve bitmeyen acılar oluyor.

Ne Yapmalı?

Bu sorunlar tek bir kesimin değil, tüm toplumun ortak sorumluluğudur.
İşverenler, güvenliği masraf değil insanî bir zorunluluk olarak görmeli.
Devlet, caydırıcı cezalar ve sıkı denetimlerle hayatı korumalı.
Eğitim sistemi, çocuklara güvenlik ve trafik kültürünü küçük yaşta kazandırmalı.
Sürücüler, yayalara ve birbirine saygılı olmalı.
Hepimiz, başkasının canını kendi canımız kadar değerli görmeyi öğrenmeliyiz
Son Söz: Kurallar İnsan İçindir
Unutmayalım: Kurallar engel değil, hayatı koruyan bir kalkandır.
İnsan hayatının paha biçilemez olduğunu gerçekten idrak etmedikçe bu acı tablo değişmeyecek.

Gelin, işverenden işçiye, yayadan sürücüye herkes kurallara uysun.
Bu ülkenin yollarında ve iş yerlerinde artık kan değil, umut yeşersin.

Bir kişi daha ölmesin diye…
Vesselam.