İsrail Parlamentosu’ndaki eylemle Trump’ın sözünü kesen komünist milletvekillerinden biri olan Ofer Cassif’le gerçekleştirdikleri protestonun yanı sıra İsrail siyasetini değerlendirdi.
İsrail Parlamentosu’ndaki eylemle Trump’ın sözünü kesen komünist milletvekillerinden biri olan Ofer Cassif’le gerçekleştirdikleri protestonun yanı sıra İsrail siyasetini değerlendirdi.
Önceki gün tüm dünya, katlanılması zor sahnelere maruz kaldı. Gazze’deki soykırımın mimarları, İsrail parlamentosu Knesset’te “barış şovu” yapmak üzere buluştu.
Sahnedeki isim Gazze’deki yıkımın başmimarı ABD Başkanı Donald Trump’tı. “Barış” adı altında Gazze’yi tamamen boşaltarak sermaye cenneti yapmaya soyunan ABD Başkanı’nı iktidarıyla ana muhalefetiyle tüm İsrailli düzen siyasetçileri alkışlara boğdu.
Trump’ın Knesset’teki gösterisi kendisi açısından çok iyi gidiyordu. Ta ki iki İsrailli milletvekili Cassif “coşkulu” konuşmasını kaldırdıkları dövizle bölene kadar…
Hadaş blokundan milletvekilleri Aymen Odeh ve Ofer Cassif, “Filistin’i tanıyın” yazılı dövizleri kaldırmaları üzerine güvenlik görevlileri tarafından hemen meclisten çıkarıldı. Ancak protestoları güne çoktan damgasını vurmuştu.
Cassif sol habere verdiği röpotajda, tüm dünyanın konuştuğu protestonun yanı sıra İsrail siyasetini ve ülkedeki eşitlik mücadelesini anlattı.
‘Meclis bir bütün olarak bu sirk gösterisine katıldı’
Cassif o gün Knesset’te yaşananları, Trump’ın Netanyahu’yla birlikte yaptığı ziyareti kısa ve net tanımladı: “İki megalomanın mide bulandırıcı gösterisi.”
Cassif, devamında şunları aktardı:
“Muhalefetin çoğunluğu da dahil olmak üzere, meclis de bir bütün olarak bu sirk gösterisine katıldı. İğrençti, çünkü bu bir megalomanlık gösterisi ve kişilik kültüne tapınmaydı.”
İkilinin barıştan söz etmelerinin “çileden çıkartıcı” olduğunu ifade eden Cassif, iki liderin de hem Gazze’deki soykırımdan hem de İsrailli rehinelerin ve askerlerin ölümlerinden sorumlu olduğunu vurguladı.
İsrail’in Mart ayında halihazırda var olan ateşkes anlaşmasını bozduğunu ve Trump’ın da buna ön ayak olduğunu anımsatan Cassif, şunları kaydetti:
“Trump’ın ayrıca sadece İsrail’i desteklemekle kalmadığını, aynı zamanda Gazze’yi temizlediklerini açıkça dile getirdiğini de unutmamalıyız. Onun dediğine göre, Gazze’de kimse kalmayacak ve kimsenin geri dönmesine izin verilmeyecek. Yani barış iddiaları boş sözler.”
‘Bu barış planı değil, klasik bir sömürgeci girişim’
Cassif, “Filistin’i Tanıyın” döviziyle iki şeye dikkat çekmek istediklerini belirtti:
“Birincisi, Trump’ın Beyaz Saray’da Netanyahu ile ve Mısır’da Şarm El Şeyh’de sunduğu teklif, Filistin halkının kendi kaderini tayin ve devlet olma hakkını tamamen göz ardı ediyor. 20. Madde’de Filistin devleti konusu çok belirsiz. Çok bulanık ve hiçbir taahhüt yok. Oraya nasıl ulaşılacağına dair bir açıklama yok. Belirtilen koşullar, sömürgeci emperyalist efendilerin karar vereceği koşullar. Yani bu işe yaramaz. Bu bir plan değil. Kesinlikle bir barış planı değil. Çok klasik bir emperyalist ve sömürgeci öneri.
Diğeri ise Filistinliler özgür olmadığı sürece barış olmayacağını anlamak. Barış adalet gerektirir. Adalet, Filistin halkının kurtuluşunu gerektirir. İsrail devleti yanında kendi devletlerinin kurulmasını. Başka bir şey değil.”
‘Filistinlilerin kurtuluşu olmadan barış olmaz’
Cassif, bölgede gerçek anlamda barışın nasıl gelebileceğini anlattı:
“Daha dün Mısır’da bile Filistinlilerin kendi kaderini tayin hakkını reddettiler ve Filistinlilerin kendi devletlerine sahip olacağı bir çözümü desteklediğini söylemeyi reddettiler. Öyleyse bu nasıl bir barış? Filistinlilerin kurtuluşu olmadan barış olmayacak. Filistinlilerin vahşi ve ölümcül işgalden tamamen kurtulmaları ve İsrail’in Haziran 1967’de işgal ettiği tüm topraklarda kendi bağımsız devletlerine sahip olmaları olmazsa olmaz bir koşuldur. Bu, mülteci sorununa Birleşmiş Milletler’in önerdiği adil çözümün tek yoludur. Bu, hem Filistinliler hem de İsrailliler için barış ve adalete ulaşmanın tek yoludur. Başka yolu yok. Ve biz de oraya ulaşmak için elimizden gelenin en iyisini yapmaya devam ediyoruz.”