Eski Amerikalı İstihbarat Uzmanı: "Pompeo'nun Ağzından Yalan Dökülüyor"

Altay Ünalatay 20.01.2020 21:06:00
Amerikan "the Nation" dergisi (sol - liberal görüşlü bir dergi) yazarlarından Aaron Mate eski bir ABD istihbarat subayı ve yazar Scott Ritter ile "The Grayzone" adlı YouTube kanalında reportaj yaptı. Ritter  "Target Iran" (Hedef İran: ABD'nin İran'da rejim değiştirme çabaları) ve "the Dealbreaker" (Anlaşma Bozan - Trump'ın İran'la nükleer anlaşmadan çekilmesi ve bunun Amerikan politikasına verdiği zarar) adlı kitapların da yazarıdır. Görüşleri bir eski Amerikan istihbarat görevlisinin bakış açısındandır. Aşağıda görüşmenin geniş bir özetini sunuyoruz:

Aaron Mate: Scott Ritter hoş geldiniz.  Önce Pompeo'nun Irak hükümeti istese de Irak'tan Amerikan birliklerinin çekilmeyeceği açıklamasıyla başlayalım.

Scott Ritter: Amerikan birliklerinin emperyalist küstahlığı bölgeyi çok olumsuz bir hale soktu. Şimdiye dek onlar Irak hükümeti davetiyle oradaydılar. Şimdi durum değişti, Irak'ın (çekilme) talebinden vazgeçeceğini sanmam... Amerikan kuvvetleri şimdi yasadışı olarak oradalar ve bu onları her tür Iraklı milis saldırısına açık hale getirdi.  Zaten liderlerinin (Ebu Mehdi El-Mühendis ) Amerikalılarca öldürülmesiyle zıvanadan çıkmış durumdalar. Yani ıraklıların gözünde (Amerikalılar) artık yasadışı işgalciler ve bu şiddeti mutlaka onların kapısına getirecek. Artık ölecek Amerikalıların ve Iraklıların kanı bu suçu işleyen Trump, Pompeo ve bu işe karışan diğerlerinin ellerindedir.

A. Mate: Biraz da Ebu Mehdi El-Mühendis'in ölümüne gelmek istiyorum. Bu Irak  için ne anlama geliyor? "Anlaşma Bozan" adlı kitabınızda Haşd-ı Şabi'nin İŞİD'in yenilmesinde oynadığı merkezi rolden bahsediyorsunuz.  

S. Ritter: Bakın, Kasım Süleymani'den bir efsane diye sözedebiliriz. İran, Irak, Suriye ve görev yaptığı heryerde birlikte çalıştığı kişiler arasında güçlü ve insancıl kişilikli bir lider görülüyor. (*) Amerika'da onu bir terörist diye şeytanlaştırdığımızı biliyorum, ama öyle değil. El-Mühendis de öyle değil. Mühendis Amerikan bakış açısından karmaşık bir kişilik, zira Kuveyt'teki Amerikan elçiliğinin bombalanmasına, 2003'te  Kataib Hizbullah'ın  ( bunlar Haşd-i Şabi'nin öncülleriydi )  örgütlenmesine müdahil oldu; ta baştan beri Amerika'nın Irak'ı işgaline karşıydı; 2014'te İŞİD Suriye'den Irak'a sızıp Batı Irak'ı, Musul'u  işgal edip Bağdat kapılarına dayanınca Amerika'nın eğitip donattığı Irak ordusu  silahlarını bırakıp kaçtı.  O sıra İŞİD ile Bağdat'ın arasında hiçbir engel yoktu, ta ki Ayetullah Sistani bir fetva yayınlayıp herkesi Bağdat savunmasına çağırıncaya dek. İşte bu Haşd-i Şabi'nin  kuruluşudur.  Onbinlerce genç geldi, savunma kuvvetlerine katıldı.. o sıra Kasım Süleymani de İran'dan geldi ve onları örgütledi.. köy köy, kasaba kasaba göğüs göğüse çarpışma oldu. İŞİD geri püskürtüldü ve emniyet sağlandı; ancak ondan sonra  ABD kuvvetleri geldi ve İŞİD savaşına katıldı. Eğer Süleymani, el-Mühendis ve Hizbullah olmasaydı İŞİD'in kara bayrakları Bağdat'ta  dalgalanıyordu. Irak halkı kimin ayağa kalkıp Bağdat'ı İŞİD'e karşı savunduğunu unutmadı. Süleymani'nin ismi önce gelir ama tek o değildir, el-Mühendis de çok önemliydi ve onun ölümü Irak'a ve halkına ciddi darbedir. Amerika'nın bunu anladığını sanmıyorum. Bugün Irak sokaklarında muazzam bir Amerika nefreti var çünkü o bir milli kahramanı öldürdü.

A. Mate: Kasım Süleymani'nin insancıl bir kişilik olduğunu söylemeniz burada Amerika'da bizim duyduklarımıza tamamen aykırı.   Peki Suriye konusunda ne diyeceksiniz? Burada insanlar Esad rejimine karşı ayaklanan kasabalara Süleymani'nin, açlık kuşatmaları yapmak gibi zalim taktikler kullandığını söylüyor.

S. Ritter: Savaş cehennemdir.  Kuşatma da savaşın bir parçası. Suriye'de Süleymani'nin yaptıkları konusunda ne İran, ne de el-Kaide propagandalarını kabul etmem. Sahadaki gerçeklere bakacaksınız. Süleymani'nin her yaptığını onaylamıyorum; ama bugün Suriye'ye gidin ve Süleymani'nin örgütlediği güçler tarafından kurtarılan kasabaların sivil halkıyla konuşun. Ona gönülden müteşekkirler. Tabi ki onun düşmanları el-Kaide, el-Nusra, İŞİD, Amerika'nın eğittiği donattığı ne kadar "ılımlı İslamcı " grup varsa, onun yaptıklarından memnun olmazlar ve adını karalamak için ellerinden geleni yaparlar. Belki bazı söyledikleri doğrudur, ama ben büyük resme bakarım. Büyük resimde görünen o ki, bu İslamcı el-Kaideci güruhun karşısında Suriye başarısının iki nedeni var: a-  Rusya'nın oraya müdahalesi ve b - Kasım Süleymani'nin önderliği ve diğer milisleri en kötü gününde Suriye ordusuna yardıma çağırması. Suriye ordusu dirildi şimdi, kendini harp meydanında ispatladı, ama 2013-2014'te bir enkazdı. Eğer Süleymani gelmeseydi belki Şam  da el-Kaide'nin eline düşmüştü.  Ve biz İslamcı fanatizmin kara bayrağını  Şam'da da dalgalanır görecektik. Süleymani bunu engelledi. Her Amerikalı bunun için şükran duymalıdır. Sanmıyorum ki Amerika bu adamın bize  de yaptığı iyiliği anlasın, zira, yaptıklarını beğenmesek de, Şam'ın el-Kaide eline düşmesi, Bağdat'ın İŞİD eline düşmesi (Ortadoğu'da) bir "kabus senaryosu"dur. Ve bundan geri dönüş de imkansız olacaktı. Amerikalılar Süleymani'nin ölümüne sevinedursun; ne büyük yanlış yapıldığını anlamıyorlar.

A. Mate: Foreign Affairs dergisinde Veli Nasr (Mart-Nisan 2018 sayısı) şöyle yazmış: "İran'ın askeri gücü ile Irak ve Suriye'deki müttefiklerinin ortak çabası olmasaydı İŞİD şimdi Şam, Bağdat ve Erbil'i silip süpürmüş, İran sınırına dayanmıştı."

S. Ritter: Birçok Amerikalıdan şunu duyarsınız: "Onun ( Süleymani'nin ) ellerinde 600 Amerikalının kanı var".   Aslında bahsettikleri 2005 - 2009 arası olanlar, o sıra Süleymani'nin "Kudüs  gücü", Amerikan işgaline karşı onu yasadışı görüp savaşan Şii  milislerin yardımına koşmuştu. Kendisi Amerikan savaş üstünlüğüne, zırhlı araçlara karşı el yapımı silahlar tasarladı.  Zırh delici bombalar yaptı, "roketli havan" diye yeni bir silah geliştirdi. Bunlarla Amerikan askeri üslerini bombaladı ve ABD askerlerini öldürdü. Böyle alırsak, evet elinde Amerikalıların kanı vardır, fakat acaba onun CIA uzmanı  Jack Devine'den ne farkı vardır; o da 1980'lerde Afganistan'da mücahitleri omuzdan atılan Stinger füzeleriyle donatmış,  onlar Sovyet uçaklarını düşürmüş, savaşın kaderi değişmişti. O da bizim kahraman dediğimiz, Sovyet işgaline karşı Afganistan'da mücadele eden adamların yaptığını yaptı. Onun yaptığıyla Afganistan'da Sovyet işgaline karşı savaşan Jack Devine ve diğer CIA görevlilerinin yaptığı arasında bir fark yok. Yalnız o ( Süleymani ) Amerika'yı yendi ve biz bunu hiç affetmedik.  O bir terörist değil, başarılı bir direnişçi liderdi ve  harp meydanında (bize) cehennemi yaşattı. Ama Amerika henüz olgun değil, biz yenilgiyi hazmedemiyoruz; sadece intikam hissi Donald  Trump'ı bu adamı katletmeye götürdü. 

A. Mate: Bir başka fark daha var, söylemeliyim. Jack devine, Sovyetleri aldatarak Afgan savaşına çeken bir Amerikan hükümeti için çalışıyordu; Kasım Süleymani'nin hükümeti ise ABD'yi Irak'a çekmedi; bu kararı Bush yönetimi ve ABD Kongresi'ndeki ilgili kişiler verdiler. İran ise Irak ile 1980'lerde ABD'nin Saddam Hüseyin'i  desteklediği ve İran'da yüzbinlerce insanın ölümüne neden olan şiddetli bir savaş yaptı. Bush o sıra İran'a "şerr ekseninin parçası" diyordu. Ama ben çok geri gitmeyip Irak kitle imha silahları konusundaki istihbarat yalanları gibi Kasım Süleymani hakkındaki yalanlara sözü getireceğim. Mike Pompeo'ya  sorulduğunda ABD'nin Süleymani'yi çok yakında yeni saldırılar hazırladığı için öldürdüğünü söyledi. Saldırıların nerede ne zaman olacağı bilinmiyormuş, ama olacaklarmış. 

S. Ritter: Eğer nerede ve ne zaman olacağı bilinmiyorsa bilgi yoktur, biz Kasım Süleymani'nin bize karşı birşeyler hazırladığını zannediyoruz. Böyle bir şeyin bir kere aciliyeti yok. Pompeo'ya saygım sonsuz, ama yalan söylüyor. Umarım kongre onu yeminli ifadeye zorlar, çünkü doğruyu söylemiyor. Ne zamanki hükümetten biri "size daha fazla bilgi veremeyiz, sırdır" diyorsa bilin ki bu yalandır. ABD hükümeti işine geldiğinde birçok gizli bilgiyi açıkladı. Mesela Reagan hükümeti o zaman Sovyetler tarafından vurulan Kore havayolları uçağı bilgilerini açıkladı. Bakan Colin Powell 2003'te Irak'la ilgili gizli bilgileri işgal öncesi BM güvenlik Konseyi'ne açıkladı. Başka örnekler de verebilirim. Ben eski bir istihbarat subayıyım. Bilgiyi kaynakları, yolları  gizleyerek açıklama yolları vardır. Ama elde bilgi yoksa sırdır dersiniz; bu demektir ki elde aslında bilgi yok, öyle kanaat var. Bize Irak harbinin öğrettiği birşey varsa o da şu: Haberalmanın kanaatleri üstlerindeki siyasi otoriteden etkilenir. Çok eminim ki Trump yönetimi de haberalmayı Kasım Süleymani ile ilgili bir bilgi olmasa da birşeyler söylemeye zorladı.

A. Mate: Bildiğimiz kadarıyla CIA'de bir "İran masası" oluşturulmuş. Ve bu masadaki İran'la ilgili bilgiler nedeniyle nükleer anlaşma iptal edilmiş ve Süleymani öldürülmüş. Biraz bundan bahseder misiniz?

S. Ritter: Genel ve açık bilgiler biliyorum, özel gizli bilgim yok. Ama CIA içinde bir İran masası kurmakla amaçlanan nihai hedef  İran'da"rejim değişimidir".  Süleymani'nin öldürülmesi ise daha çok Trump'ın isteği gibi. Trump bir "anti-Obama"dır.  Obama birşey yaptıysa Trump yapmaz; yapmadıysa yapar. Bunu kuzey Kore'de, İran'la nükleer anlaşmada yaşadık; şimdi de Kasım Süleymani ile yaşıyoruz. 2015'te Obama yönetiminin eline Süleymani'yi vurma imkanı geçti.  Yapmadılar, çünkü bununla kazanacaklarından çok daha fazlasını kaybedeceklerini anladılar.  Trump iktidara gelince, eminim ki, Süleymani hakkında brifing almıştır.. Obama'nın onu öldürmediğini duyunca da öldürmeye karar vermiştir. Benim tahminim bu; onun (Trump) için bu bu kadar basit. Daha derin bir analiz yok bu işte, çünkü Trump derin analiz yapamaz. Ayrılan ulusal güvenlik danışmanı John Bolton geçen yaz görevdeyken Süleymani'yi öldürme planının geliştirildiğini kabul etti.  Birkez daha: Bu hedefin derhal yok edilmesi gerektiği, çünkü Amerikan kuvvetlerine hemen saldıracağı iddiası zırvadır. Bu Süleymani, Kudüs gücü ve devrim muhafızlarına uzun süredir planlanan bir darbedir. Aynı gün Yemen'deki bir başka  Kudüs gücü liderine de suikast girişimi oldu. Bu planlı ve koordineli bir saldırıdır.

A. Mate: Washington Post'taki bir haberin başlığı "Süleymani'nin öldürüldüğü gün Yemen'de de bir yüksek rütbeli ( İranlı ) subaya suikast düzenlendi". Tabi başarısız oldu. (Habere devamla ) Bu gösteriyor ki Süleymani suikasti kamuya açıklandığından daha geniş bir operasyonun parçası ve hedef Amerikalıları saldırıdan korumak değil, İran devrim muhafızlarını başsız bırakmaktır.  Bu da Trump yönetiminin hedefleri hakkında daha çok şüphe uyandırıyor.

S. Ritter: Süleymani tecrübeli bir gizli operasyon adamı ve tecrübeli bir diplomattı. Bu ikisi farklıdır. Gizli görevdeki kişi kendini gizler, sahte isim ve kimlik altında gezer, eğer Süleymani Irak'taki Amerikan birliklerine saldıracak olsaydı, kendi ismini kullanarak oraya gelmez, sivil uçağa binmez, sonra açıkta korumasız bir arabaya binmezdi.  Kendisini diplomatik protokol de karşılamazdı. O bir diplomat olarak seyahat ediyordu. Daha bunu öğrenir öğrenmez bize yalan söylendiğini anladım. Sonra Irak başbakanı onun oraya daveti üzerine geldiğini açıkladı. Yüksek lider Ali  Hameney'den Irak başbakanına bir mesaj getiriyordu.. başbakandan İran ile Suudi Arabistan arasında görüşmelere Irak'ın aracılık etmesi isteniyor;  ve böylece Fars (Basra) körfezinde düşmanca gerilimin azaltılması  amaçlanıyordu. (* *) Bu adamın o sıra güttüğü bir barış girişimiydi, terör değil. Ve biz onu öldürdük. BİZ,  İRAN VE SUUDİ ARABİSTAN ARASINDA BARIŞ YAPABİLECEK  VE DEVAMINDA AMERİKA İLE İRAN ARASINDA BARIŞ YAPABİLECEK  İTİBARA VE ÖZGEÇMİŞE SAHİP TEK ADAMI ÖLDÜRDÜK.  Şimdi o yok; oysa o İran'ın İzak Rabin'i (* * *) olabilirdi. Ama şimdi o bir şehit ve (hatırası) İranlı - Iraklı  nice nesilleri Ortadoğu'daki Amerikan varlığına şiddetle saldırmaya teşvik edecek.

A. Mate: Son olarak İran, Kasım Süleymani'nin öldürülmesine Irak içinde seçtiği hedefleri vurarak karşılık verdi ve bu arada Iraklılara saldırıyı haber verip onların da Amerikalıları uyarmasını sağlayarak can kaybı olmasını önledi.

S. Ritter: İran sıkıntılı bir durumda idi; bir milli kahramanı ölmüştü, yasını tutuyordu;  yas İranlıların duygularını ateşledi; yüzbinler, belki milyonlar sokakları doldurdu, geçen cenazeyi selamladılar. Bunu görmezden gelemezsiniz.  Ben sandım ki, İran daha uzun süre bekler, bilirsiniz "intikam soğuk yenen bir yemektir", sanırım hala intikam alacaklar, çok özel bir şekilde, yani bir Amerikalı yüksek düzey subay Trump'ın sorumsuz işleri nedeniyle hayatını kaybedecek.. Öte yandan İran hükümeti halkını da memnun etmek zorunda; bir şey yapmalı ve aynı zamanda bu krizi  sonlandırmalı, çünkü öbür türlü olaylar istemedikleri yöne gidiyor, yani ABD ile savaşa. Bu ise İran'ın isteyebileceği son şeydir; böylece bir Amerikan üssü olan el-Esed'i vurarak ve bunu Kasım Süleymani'nin katline karşılık göstererek bunu yaptılar. Ve küçük roketler, havanlar değil, balistik füzeler ateşlediler. Bunlar devrim muhafızlarının stratejik silah stoku idi, böylece Amerika'nın yüzüne bir tokat attılar. Bunlar çok isabetli silahlar, Amerikan kamuoyunun, İran'ın son onyıllar içinde balistik füze teknolojisinde yaptığı atılımları anladığını sanmıyorum. Bu ateşlenen füzeler akıllı silahlar, ilk körfez savaşında ateşlenen genel saha amaçlı Skud füzeleri gibi değiller. Bunlarla bir çadırı, binayı, aracı vurabilirsiniz. Öte yandan İranlıların elinde, el-Esed de dahil bölgedeki üslerin yapısı hakkında ayrıntılı bilgi var.  Bir barakayı ya da pistteki bir noktayı isteyerek vurdular; bu hedefler psikolojik etki için seçildi. Mesaj: Sizi istediğimiz yerden istediğimiz zaman vururuz; ama bu kez sizin insanlarınızı öldürmek istemedik. Şimdi lütfen gerilimi azaltın. Bu mesaj gönderildi, mesaj alındı ve Trump (bu kez) bilgece  mesajı almayı ve gerilimi düşürmeyi tercih etti. Tabi ki TV'ye çıktı, şişindi, öğündü, yalan söyledi; ama sonuçta İranlılar tam da yapmaları gerekeni yaptılar: Krizi sınırladılar, kontrolden çıkmasını önlediler ve bu onlara kendilerine en uygun yer ve zamanda verecekleri asıl karşılık için süre kazandırdı.

A. Mate: Scott Ritter, eski BM silahlanma müfettişi, eski deniz piyade istihbarat subayı, "Anlaşma bozan" (Dealbreaker) kitabının yazarı.. teşekkür ederiz.

S. Ritter: ben teşekkür ederim.

(*) Bir Iraklı Türkmen'in ağzından: "Buralarda iki kişi efsanedir. Biri Polat Alemdar, biri Kasım Süleymani. Biri gerçek, biri hayali.."
(* *) S.Arabistan birkaç ay önceki bir dron saldırısında petrol tasfiye kapasitesinin büyük bölümü yok edilince birşeyler yapması için Amerika'ya başvurdu. Amerika'nın hiçbirşey yapmadığını görünce İran ile barışması gerektiğini anladı.
(* * *) İzak Rabin: Filistin ile İsrail arasında barış yapan İsrailli  lider. 1995'te imzaladığı Oslo barış anlaşması nedeniyle fanatik bir Siyonist tarafından öldürüldü. Barış çöpe atıldı ve İsrail saldırılarına devam etti.  

Kaynak: "Ex-US intel officer: Pompeo'lying through his teeth'on Iran", 12 Ocak 2020, The Grayzone
https://www.youtube.com/watch?v=L9X36QbLulg&t=1648s